Teknolojiye Yön Veren Kadınların Hikayesi

Women in Tech‘in yapmış olduğu araştırmaya göre, 2023 yılında kadınlar hala IT sektörünün sadece %26’sını oluşturuyor.
Günümüzde yaygın olan algının aksine, kadınlar tarihte teknoloji sektörünün gelişmesinde öncü roller üstlendiler. Bilgisayar programcılığının öncülerinin büyük bir kısmı kadın iken, bugün bilgisayar bilimlerinde kadın temsilinin eksikliği oldukça kritik bir konu. Teknoloji endüstrisi sayı açısından erkeklerin hakimiyetinde olabilir, ancak liderlik pozisyonlarında durumu değiştiren pek çok kadın var.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle teknolojiye damga vuran en başarılı kadınlarından bazılarını hatırlayalım istedik.
Dünyadaki İlk Bilgisayar Programcısı: Ada Lovelace

Augusta Ada King, Kontes Lovelace İngiliz matematikçi ve yazardır.
Ada Lovelace 10 Aralık 1815 yılında Londra’da doğdu. Henüz 13 yaşındayken uçan bir makine tasarlayıp, bütün moment hesaplarını yaptı. Çocukluk dönemini hastalık ile geçiren Ada Lovelace, yaşadığı olumsuzluklara rağmen eğitim sürecine devam etti.
• Matematiksel yetenekleri
Ada, 19. yüzyılın ünlü araştırmacıları ve bilim insanları olan William Frend, William King ve Mary Somerville tarafından matematik ve bilim alanlarında özel olarak eğitildi. Ada’nın matematiğe olan ilgisi hayatının şekillenmesinde rol oynadı.
Ada’nın erken yaşta Matematik öğretilmesinin sebeplerinden biri de annesinin, bu konuda babası Lord Byron’ın Ada’yı deli olduğu suçlamalarından kurtarma takıntısıdır.
• “Analitik Makine” üzerine çalışmaları
Ada Lovelace matematiğe duyduğu ilgi sebebiyle İngiliz matematikçi Charles Babbage ile çok yakın bir dostluk ilişkisi kurdu. Bu sayede, Babbage’ın mekanik genel amaçlı bilgisayarı “Analitik Makine” üzerinde çalışma fırsatı bulmuştur.
Aynı zamanda Ada, şiiri ve bilimi birleştirmek için temel varsayımları sorgulardı. Matematiksel ve bilimsel kavramların etkili bir şekilde uygulanabilmesi için hayalin ve sezginin önemli olduğuna inanırdı. Metafiziğe en az matematik kadar değer verirdi, ayrıca yaptığı çalışmaları görünmeyen dünyayı keşfetmek için bir araç olarak da görürdü.
Ada, beynin nasıl düşünce ürettiğinin ve sinirlere duygularımızı nasıl aktardığının matematiksel bir modelini yaratmak istedi fakat bunu başaramadı. Ada’nın beyin yapısına olan ilgisi, annesinin deli olma ihtimalini kanıtlama çabalarından kaynaklanıyordu.
• Tarihteki ilk bilgisayar programcısı
Ada Lovelace, 1842-1843 yılları arasında, İtalyan mühendis matematikçi Luigi Menabrea’nın motor üzerine yazmış olduğu makaleyi kendi notları ile destekleyerek çevirdi.
Aynı zamanda Ada, şiiri ve bilimi birleştirmek için temel varsayımları sorgulardı. Matematiksel ve bilimsel kavramların etkili bir şekilde uygulanabilmesi için hayalin ve sezginin önemli olduğuna inanırdı. Metafiziğe en az matematik kadar değer verirdi, ayrıca yaptığı çalışmaları görünmeyen dünyayı keşfetmek için bir araç olarak da görürdü.

Ada’nın notları, Bernoulli sayı dizisinin motorla hesaplama yöntemini detaylı olarak içermektedir. Bu notlar, bir bilgisayar tarafından işlenmek üzere yazılan ilk algoritmayı kapsar. Böylece Ada Lovelace, “Dünyanın ilk bilgisayar programcısı” olarak tarihe geçmiştir.
Lovelace’ın notları bilgisayar tarihinde çok önemlidir. Babbage dahil olmak üzere diğer bilim insanları sadece bilgisayarların salt hesaplama ya da yoğun hesaplama kapasitesi üzerine yoğunlaşmışken, Ada, salt hesaplama ya da yoğun hesaplamanın ötesine geçmek için bilgisayarların kapasiteleri üzerine bir görüş geliştirdi.
Şiirsel bilim yaklaşımı ona, ortak çalışma aracı olarak teknolojinin birey ve toplumla ilişkisinin nasıl olduğunu inceleyen analitik motorun temel sorularını sormasına ilham oldu.
Kaynak: findingada.com
• Bilimsel yayınları
Lovelace, İngiltere’de 1832 yılına kadar kadınların bilimsel tartışmalara katılmalarına izin verilmediği ve akademik yayın yapmanın hayal olduğu bir dönemde, kadın olduğunun belli olmaması için isminin baş harflerini kullanarak bilgisayar üzerine bilimsel bir dergide akademik yayın paylaşan ilk kadın olma başarısını gösterdi.
• Ada Lovelace her yıl anılıyor!
Ada Lovelace, rahim kanseri nedeniyle 27 Kasım 1852’de vefat etti.
Günümüzde Ada Lovelace’ın çalışmalarının bilgisayar bilimi üzerinde bıraktığı etkileri görebiliriz. 1979 yılında, ABD Savunma Bakanlığı tarafından geliştirilen meşhur programlama dillerinden birine Lovelace’in onurununa “ADA” ismi verildi.
1998 yılında İngiliz Bilgisayar Derneği tarafından teknoloji endüstrisine önemli katkılarda bulunan kişilere verilmeye başlanan Lovelace Madalyası, İngiltere’nin bilgi işlem alanındaki en büyük ödüllerinden biridir.
Aynı zamanda İngiltere’de kadın üniversite öğrencileri için gerçekleştirilen yıllık konferans BCS Women Lovelace Colloquium, adını Ada Lovelace’dan alıyor.
Bununla birlikte, her yıl Ekim ayının ikinci Salı günü kutlanan Ada Lovelace Günü, kadınların bilim, teknoloji, mühendislik, matematikteki (STEM) başarılarının uluslararası bir kutlamasıdır ve STEM alanındaki kadın sayısını artırmayı ve yeni rol modeller oluşturmayı hedefler.

Wi-Fi Teknolojisinin Mucidi : Hedy Lamarr

Hedwig Eva Maria Kiesler, Hedy Lamarr oyuncu ve mucittir.
Heddy Lamarr, 9 Kasım 1914’te Avusturya’nın Viyana kentinde Hedwig Eva Maria Kiesler olarak dünyaya geldi. Avusturyalı bir film yönetmeni tarafından genç yaşlarındayken keşfedildi. Hollywood’un önde gelen kadınları arasında en güzellerinden biri olarak anılan Lamarr, 1930’lar ve 1940’larda çok sayıda beğenilen filmde rol aldı.
• Sinema kariyeri
Hedy Lamarr’ın 1933 yılında Gustav Machatý’nin yönetmenliğini yaptığı Ecstasy isimli filmdeki müstehcen bulunan sahneleri ile tartışma konusu oldu ve eşinden ayrılarak gizlice Paris’e kaçtı. Burada yaşadığı süreçte, MGM’in başkanı Louis B. Mayer ile görüştü ve kendisine Hollywood’da film sözleşmesi teklif edildi. Hedy Lamarr, 1930’un başlarından, 1950’lerin sonlarına kadar rol aldığı filmler ile bir yıldız haline geldi.
• Gizli iletişim sistemi
1942 yılında, kariyerinin en parlak döneminde, oldukça farklı bir alanda çalışmalarını duyurdu. Lamarr ve arkadaşı besteci George Antheil, radyo sinyalleme cihazı olan “Gizli İletişim Sistemi” için patent aldı. Alman Nazileri’ne karşı galibiyet kazanma amacıyla tasarlanan sistem, askeri iletişim ve cep telefonlarının güvenliğini sağlamak için oldukça değerli bir adım oldu.
Gizli iletişim sistemi, verici ve alıcı sistemlerin birlikte yeni frekanslara sıçradığı radyo dalgaları arasında “frekans atlama” kullanımını içeriyordu. Bu sayede, radyo dalgalarının kesilmesi önlendi.
• Wi-Fi’nin annesi

Gizli iletişim sistemi icadı onlarca yıl sonra kullanılmaya başlandığı için Hedy Lamarr’ın o dönemde, bu alanda yapmış olduğu çalışmalarıyla öne çıkma fırsatı olmadı. Ancak 1997 yılında Hedy Lamarr ve George Antheil, Electronic Frontier Foundation (EFF) Pioneer Award ile onurlandırıldı. Aynı yıl içerisinde Lamarr, BULBIE ™ Gnass Başarı Ruhu Ödülü’nü alan ilk kadın olarak tarihe geçti.
Hedy Lamarr ve Antheil’ın oluşturmuş oldukları temelden yararlanılarak, günümüzde milyarlarca insanın kullanmakta olduğu GSM, Wi- Fi ve GPS teknolojileri icat edilmiş oldu.
2000 yılında ölmesine rağmen Lamarr, 2014 yılında frekans atlama teknolojisinin geliştirilmesi için Ulusal Mucitler Onur Listesi’ne alındı. Bu başarı Lamarr’ın “Wi-Fi’nin annesi” olarak adlandırılmasına sebep oldu.
• Hedy Lamarr anısına
19 Ocak 2000’de Lamarr, kalp hastalığı nedeniyle 85 yaşında vefat etti. Öldüğünde dünya onu beyaz perdenin en önemli yüzlerinden biri, skandallarla dolu bir aşk hayatına sahip olan ünlü bir güzel kadın olarak hatırladı. Şov dünyası mirası, Hollywood Walk of Fame’de bir yıldızla sonsuza dek ölümsüzleştirildi. Yine de hikayesi burada bitmedi.
Lamarr büyük bir mucitti, bu onun tutkusu ve eğlencesiydi. Film çekimleri arasında karavanına çekilir ve icatlarıyla uğraşırdı. Alexandra Dean’in yazıp yönettiği ve Susan Sarandon’ın ortak yapımcılığını üstlendiği Bombshell: The Hedy Lamarr Story adlı 2017 yapımı çok beğenilen bir belgesel, Lamarr’ın hikayesinin bu yönüne ışık tutmasına yardımcı oldu.

İnternetin Annesi: Radia Perlman

Radia Joy Perlman, Amerikalı bilgisayar programcısı ve ağ mühendisidir.
Bir mühendis çiftin kızı olarak 18 Aralık 1951’de, Virginia’da dünyaya gelen Perlman, çocukluk yıllarını New Jersey’de geçirmiştir. Okul dönemi boyunca matematik ve sanatla yakından ilgilenmiş olan Perlman, programlama ile lise yıllarında tanışmıştır.
Lise döneminde ilk programlama dersi deneyimini bir röpörtajında şöyle anlatıyor: ”Bilgisayar programlama sınıfına girdiğimde, tüm öğrenciler 7 yaşındayken nasıl radyo yaptıklarından bahsediyorlardı. Amatör radyonun ne olduğunu bile bilmiyordum. Ayrıca “girdi” gibi korkutucu kelimeler kullanarak sorular soruyorlardı. Bunun ne anlama geldiği hakkında hiçbir fikrim yoktu ve o kadar geride kalmışım ki asla yetişemeyecekmişim gibi geliyordu. O dersten hiçbir şey anlamamıştım.”
• Eğitim hayatı

1969’da Dr. Perlman, MIT’de matematik alanında uzmanlaşmaya başladı. Yüksek lisansını tamamladığı 1976 yılına kadar üniversitedeki yöneticiliğini sürdürdü. MIT Yapay Zeka laboratuvarındaki Logo grubunda yarı zamanlı programcı olarak işe başladı. Bu, onun programlama öğrenmesini sağlayan ilk deneyimdi.
Kısa bir çalışma sürecinden sonra, Toddler’s Own Recursive Turtle Interpreter System / TORTIS adını verdiği bir proje geliştirdi. Bu proje ile, çocuklara öğretilebilir yapıya sahip bir programlama dili olan LISP’i oluşturmayı hedefliyordu. Bu projenin “sevimli” görülmesi durumunda, toplumdaki kadınların imajını olumsuz etkileyeceğini düşündüğü için projeye devam etmedi.
• Kariyer hayatı ve buluşları
Dr. Perlman, yüksek lisans için bir tez yazmakta güçlük çekiyordu. Bu süreçte gelen tekifleri değerlendirerek, BBN Technologies’de işe başladı. BBN’de ağ ekipmanı için bir yazılım geliştiricisi olarak ağ protokolleri geliştirip tasarlayarak geçirdi.
1980’de Dr. Perlman, Digital Equipment Corporation’da çalışmaya başladı. DEC’deyken, DECnet için ağ protokolleri üzerinde çalışmakla görevlendirildi. Intermediate System to Intermediate System (IS-IS) olarak bilinen bir protokol tasarladı. 1980’de yazdığı DECnet ve IS-IS protokollerinin çoğu, bugün hala ağ protokolünün temelini oluşturur.
Perlman, internet için temel kurallar olarak bilinen güvenlik kurallarını kapsayan ağaç protokolünü yazdı. Ağaç protokolü, bilgisayarların bir ağda fazlalıklar veya döngüler oluşturmadan köprüler ve anahtarlar üzerinden iletişim kurmasını sağlar. Bu, ev ağı yönlendiricinizin yüksek bant genişlikli bilgileri hızlı ve verimli bir şekilde aktarmak için akıllı cihazlarınıza, bilgisayarlarınıza ve internete bağlanmasını sağlar.
Perlman, STP teknolojisini icat etmesiyle birlikte “İnternetin Annesi” olarak anılmaya başlanmıştır.
23 Ekim 1996’da Novell’de çalışırken ise, “Uygulamalar için tek parolayla kullanıcı doğrulaması” projesi için patent başvurusunda bulundu.
Dr. Perlman, ağ protokolleri ve yöntemleri için 100’den fazla patent topladı. Bunlardan 40’ını Sun Microsystems’deki görev süresi boyunca geliştirdi ve dosyaladı. Sun Microsystems’de geçirdiği sürenin sonunda “Seçkin Mühendis” olarak biliniyordu.
Seçkin bir mühendis olarak çalışırken güvenlik sorunlarını kapsayan ağaç protokolünü daha da geliştirdi.
2010 yılında Dr. Perlman, Intel Fellow olarak atanmıştır. Bu, Intel’de mevcut olan liderlik ve teknik uzmanlık bakımından en yüksek pozisyondur. Bu pozisyonda çalışıyorken, Intel Labs’ın ağ ve güvenlik sorumlusuydu. Yaklaşık 30 ağ ve güvenlik protokolü patenti başvurusunda bulunduktan sonra 2017 yılına kadar Intel Labs için çalıştı.

⭐⭐⭐
Geçmişten bugüne süregelen cinsiyet eşitsizliğine rağmen tarih boyunca kadınlar bilim alanında çok sayıda başarıya imza attı ve atmaya da devam ediyor. Bu yazıda biz bu 3 kadının hikayelerini ve başarılarını ele aldık.
Yazılımın Kraliçesi olarak tanınan Grace Hopper’in hikayesini biliyor musunuz? Peki Apollo projesinin kahramanı Margaret Hamilton’ı tanıyor musunuz? Programlama dünyasına büyük katkıları olan Grace Hopper’ın ve Margaret Hamilton’un hikayesini keşfetmek için blog yazılarımıza göz atabilirsiniz.
👉 Grace Hopper, 2.Dünya Savaşı ve Programlama Dilinin Gelişimi
👉 Margaret Hamilton, Apollo 11 ve Yazılım Mühendisliği Üzerine
Özetle;
Yazan: Özge Aydın
Yayınlanma Tarihi: 06.03.2023